13 Şubat 2016 Cumartesi

Beşinci Kök İnsan Irkı

Beşinci Kök İnsan ırkı ile ilgili Dzyan dizeleri; bu ırkın, başlangıçta Kutsal Krallar tarafından yönetildiğini belirtmektedir. Bu “Kutsal Krallar”, Atlantis’teki kaos ortamında insanlığı bir anlamda “kurtarmak” için gelen, Logos’tan doğrudan yayılan ışınları taşıyan Başmeleklerden başkası değildir.

Yeryüzünde ilk olarak bir çeşit tanrı ya da melek olarak göründükleri, daha sonra maddeyle (insan bedeni) karıştıkları ve yine tekrar tekrar gelerek beşinci kök insan ırkını eğittikleri için, birçok kültürde tanrı ya da yarı-tanrı olarak görülmüşlerdir. Örneğin Osiris, bir büyük Tanrı ama aynı zamanda Dünya’daki Prens olmuş, daha sonra yeniden görünerek Thoth-Hermes olmuştur.

Hintlilerde, Pitris; Çinlilerde kutsal insan anlamında Chim-nang ve Tchan-gy; Akatlarda, Dingir ve Mul-lil; Mısırlılarda Isis-Osiris ve Thoth; Yahudilerde Elohim olarak bilinen bu tanrı ya da yarı-tanrıların hepsi de, aynı kavramı ifade ederler.

Atlantis’in sulara gömülmesinden sonra kaçan ve hayatta kalmayı başarabilen insanlar; iyi Bilgeler’in de yardımıyla, bulabildikleri kuru ve yüksek kara parçalarına göç ettiler: Orta Asya’nın Himalayalar’ına. Beşinci kök ırk insanlarının başlangıcı buradandır.

Kimdir bu Bilgeler ?

Sözcüğün Gizli Öğreti’deki kullanımıyla bu kişiler; ruhları insanda yeniden bedenlenen, geçmiş yaşamlarında ve bulundukları yaşamda ilahî bilgiler edinen ve yeniden doğarak bunları insanlığa yardım etmek için kullanan insanlardır.

Bilgelik; bedenin dış görünüşü değil, içindeki ruhtadır. Ruhsal güçleriyle fiziksel ve astral ortamda etkili olabilen bilgelerin bu ruhsal güçlerini her zaman aktif tutmalarına gerek yoktur. Fiziksel kas gücünü sadece gerektiği zaman kullanan bir atlet gibi, bilgeler de ruhsal güçlerini gerekmedikçe kullanmazlar. Ruhsal güçlerini harekete geçirmedikleri zamanlarda o kişiler sıradan insanlardır. Dolayısıyla, bir kişi ancak bu olağandışı ruhsal güçlerini kullandığı zamanlarda “bilge”dir, her zaman değil.

Blavatsky, kendi zamanında Bilge Koot Hoomi’den kanal bilgileri aldıklarını iddia eden ve bazan neredeyse ona tapan cahil medyumların çalışmalarının gerçek değil, sadece basit bir fantezi olduğunu belirtmiştir.

Atlantis’i terk eden Bilgeler genelde yeraltında; tam olarak piramitlerin altında olmasa bile bir tür piramit ya da koni şeklinde yapıların altına yerleştiler.

 
Himalayalar’a kaçan Beşinci Irk insanlar önce Arvatarya olarak anılan eski Hindistan’a yayıldılar. O yüzden bu ırka genellikle Aryan Kök Irkı denir. Aryan tâbiri 20. yüzyılda ciddi olarak çarpıtılmış; eski Hindistan’ın sembolü olan ve gamalı haç olarak bilinen swastika 1930’larda Nazilerin ve kötülüğün sembolü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Oysa ne Aryan sözcüğünün ve ne de swastika sembolünün kötülükle ilişkisi yoktur. Aryan sözcüğünün anlamı da “asil” ve değerli”dir.
 
..
..
..
..
..
..
..
..
 
 
Etnoloji açısından; Çinliler, Moğollar, Tibetliler, Malezyalılar, Endonezyalılar, Japonlar, Vietnamlılar gibi Doğu halkları Beşinci Irkın alt-soylarıdır. Eskimolar ve Amerikan Yerlileri de.

Afrika ve Avustralya’daki yerli halklarsa, Atlantislilerin ve Lemuryalıların daha önceki alt-soylarından gelmedir. Onların ruhlarının daha önceki insan ırklarından gelmiş bedenlerde olması, diğerlerinden daha aşağıda ya da diğerlerinden daha geride olduklarını göstermez. Irksal üstünlük ya da ırksal aşağılık yoktur. Sözü edilen ırksal ayırımlar, fiziksel bedenleri açısındandır; onlarda bulunan ruhlar açısından değil. Hepimiz, karmalarımıza göre değişik ırklarda ve ülkelerde bedenleniriz.

Yukarıda sayılan ırklar dışında kalan tüm etnik gruplar Aryan ırkın çeşitli alt-soylarıdır.

Madam Blavatsky’nin Gizli Öğretisi’ne göre; şimdi bile, yeni ırkların şekillenmeye başladığını görmek mümkün. Amerika’da olacak değişim, sessizce başladı bile.

Saf Anglo-Saksonlar dört yüzyıl önce, Birleşik Devletler’in Amerikalıları da bugün; birer ayrı millet hâline geldiler. Çeşitli milletlerin sağlam bir şekilde karışmasından ve evliliklerinden bugün sadece zihinsel olarak değil, fiziksel olarak da sui generis- kendine özgü bir ırk oluştu.

Bugünkü (19.yüzyıl) Avrupalı insanlar ve onlardan gelecekler; Avrupa’da, ABD’de, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da olanlar dahil, Beşinci Kök İnsan Irkı’nın yine beşinci alt-soyunu oluşturmaktadırlar.

Onlar ve bugünkü Avrupalılar, bundan sonraki altıncı alt-soyu oluşturacaklardır.

Altıncı Kök İnsan Irkı’nın hazırlıkları altıncı ve yedinci alt-soylar boyunca sürdürülecektir. Ama beşinci kıtanın kalıntıları yeni kök ırkın doğmasından önce yok olmayacaktır. Bir başka ve yeni kıta suların üzerinde yükselecek ve Altıncı kök İnsan Irkını karşılayacaktır. Genel bir felâketten kaçmayı başarabilenler o yeni kıtaya yerleşecektir.

Bunun ne zaman olacağını bilmek mümkün değildir. Yine de doğa hiçbir zaman âni sıçramalarla değişime uğramaz. Dünya’da Altıncı Kök Irktan önceki son felâket, küçük çapta sulara gömülmeler ve yine küçük çaptaki dalga ve volkanik patlamalarla başlayacaktır. Altıncı Kök Irkın merkezi Amerika bölgesi olacak; Beşinci Kök Irk ölmeyecek ama sonraları Altıncı Kök Irka karışacaktır.

Böylece Amerika, şimdiye kadar bildiklerimizden çok farklı ve gelişmiş bir kök ırkın tohumunu atacaktır. İklim değişecek, her alt- soy, bir yenisini doğurarak yok olacaktır.

Bizler geleceği bilemeyiz. Yine de, çok eski zamanlardan bir bilgenin şöyle bir sözü var:

Şimdi, geçmişin çocuğu; gelecekse şimdinin çocuğudur. Ey Şimdi ! Sen nelere sahip olduğunu değil, kendinin ne olduğunu bil.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder